TÜRK MÜZİĞİ ÜNİVERSİTE'DE YAŞATILIYOR

3/7/2018

Anadolu Üniversitesi Türk Müziği Bölümünde, yüzyıllardır süregelen Türk müziği kültürü gelecek nesillere aktarılıyor.

TÜRK MÜZİĞİ ÜNİVERSİTE'DE YAŞATILIYOR

Anadolu Üniversitesi Türk Müziği Bölümünde, yüzyıllardır süregelen Türk müziği kültürü gelecek nesillere aktarılıyor.

Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölümünde, makamsal müzik alanında profesyonel nesiller yetiştirmek amaçlanıyor. 2015 yılında dönemin Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Zeki Atkoşar’ın girişimiyle YÖK nezdinde kuruluşu onaylanan Türk Müziği Bölümünde, 2017’de dönemin Konservatuvar müdürü Prof. Dr. Mustafa Kemal Biçerli’nin çabalarıyla öğretim üyesi yeterlilikleri tamamlanmak suretiyle ilk öğrencileriyle buluştu. Kanun, kemençe, tanbur, ud, ney, ses ve bağlama dallarında eğitim verilen bölümde, öğrencilerin kendi çalgılarında iyi bir icra düzeyine ulaşmaları ve geleneği geleceğe en az eksikle aktarmaları hedefleniyor.


"Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ülkemizde önde gelen eğitim kurumlarından"
Özel yetenek sınavları ile öğrenci alımları yapılan bölümde, Bölüm Başkanı Yard. Doç. Esra Berkman 9 öğrenci ile birlikte çalışmalarına devam ediyor. Türk Müziği Bölümü hakkında bilgiler veren Berkman, "Öğrencilerimizi, makam müziğinin yanı sıra tonal müziği de çok iyi bilen bütüncül müzisyenler olarak eğitme çabasındayız. Bu eğitim biçimi ile günümüz bestecilerinin çağdaş uygulamalarında rahatlıkla yer alabilmelerine de olanak sağlayacağız. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı 30 yılı aşkın çok sesli müzik eğitimi geleneği ile ülkemizde önde gelen eğitim kurumlarından. Bu kurum içinde örgütlenmek bölüm olarak en güçlü tarafımızı oluşturuyor. Öğrencilerimizi, yüzyıllar öncesinden gelen makamsal müzik repertuvarını her dönemin performans uygulamalarına uygun olarak yetkinlikle icrâ edebilecek müzisyenler olarak yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Burada şu anda yedi dal aktive olmuş durumda. Kanun, tambur, ud, ney, kemençe ses eğitimi ve bağlama biçiminde. Bölüm bünyesinde, tonal müzik okumaları, yardımcı piyano, form bilgisi ve armoni gibi derslerle tonal müzik eğitimi verilirken; öğrencilerimiz kendi ana dallarında 8 dönem yani 4 yıl eğitim görüyorlar. Makam ve halk müziği topluluğu derslerinde her dönem birlikte icra ettikleri eserleri konser biçiminde sunuyorlar. Teori bakımından hem tonal hem de makamsal müziğe yatkınlıklarını arttırmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"Memlekete mâl olmuş sanatçılar var"
Türk müziği alanına ciddi bir eğilimin olduğuna dikkat çeken Bölüm Başkanı Berkman, "Eskişehir’de Türk sanat müziği ya da halk müziği koroları adıyla kurulmuş olan pek çok kuruluş vardı zaten. Anadolu Üniversitesi bünyesinde de kimi kulüpler, korolar, oluşumlar var. Onlar da çalışmalarına devam ediyor. Türk müziği alanı, konservatuvar bünyesindeki müzikoloji bölümü içerinde de ele alınan bir alandı teorik olarak. Memlekete mal olmuş sanatçılar var. Burada hali hazırda ders vermekte olan çalgı icracıları var. Türk müziğinin eksikliği hissediliyormuş yıllardır ve buna yönelik ilk girişim, Müdür Prof. Dr. Zeki Atkoşar döneminde gündeme gelip YÖK’ten izin alınmış. Rektörümüz Prof. Dr. Naci Gündoğan’ın ciddi destekleri var. Onun da çok istediği bir bölümdü. Kendi rektörlüğü döneminde bunu başarmış oldu" dedi.


"Yüzyılların makamsal birikimini geleneği sunmaya çalışıyoruz"
O dönemlerde neler yapıldıklarına da değindiklerini belirten Esra Berkman, "Geçmişten bugüne kimler vardı, kültürümüzün en önemli miraslarından olan makam müziği birikimini kimlerden edindik. El Kındi, Farabi, Safiyüddin ve Abdcülkadir Meragiler’e kadar inmek suretiyle öğrencilere neredeyse bin yıllık geleneği sunmaya çalışıyoruz. Türk makam müziği, sadece 20. yüzyılda üretilen eserlerden oluşuyor değil. Bunun bir geçmişi var. Mesela Makam Topluluğu dersinde öğrencilerimizle, Abdülkadir Merâgi’nin Rast Kar-ı Muhteşem ve Amed Nesimi Subh Dem adlı Rast Nakış Bestesi ile İsmail Dede Efendi’nin Rast Kar-ı Natık eserini dinleyici önünde ilk kez seslendirdik. Öğrencilerimiz Kar-ı Natık formunu icra yoluyla kavrayıp öğrendiler. Hem de ayrıca, 1435’te vefat eden besteci ve kuramcı Meragi’ye kadar indiğimiz için 15. yüzyılda neler yapılıyordu makamsal müzik alanında aşina olmuş oldular. Ben gelenek ile ilişkilerini ciddi sıkı tutma taraftarıyım. Güncel müzikte de yer alabilmelerini arzu etmekle birlikte ama ayaklarını bu kadar sağlam temellere bastıklarında daha yetkin müzisyenler olacaklarını düşünüyorum. Özellikle dönemsel performans pratiklerini daha doğru uygulayacaklarına inanıyorum" şeklinde konuştu.

"Makamları ayırt etmeye çalışsınlar"
Devlet Konservatuvarını kazanmak isteyenlere tavsiyelerde de bulunan Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Bölüm Başkanı Yard. Doç. Esra Berkman, şunları aktardı:
"Onlara tavsiyem belki bir kurs aracılığıyla kulaklarını geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmaları. Bir ses, iki ses, üç ses, melodi ve ritim duyumlarını geliştirmeleri. Bunun yanı sıra makamsal müzik ile ilgili olarak dinlemelerini istediğim bazı üstadlar var. Çünkü onların üslupları başlı başına okul olarak algılanıyor. Artık hepsi kendi alanında ekol olmuş isimler. Onları dinlemelerini, makamsal yapıları ayırt etmeye çalışmalarını öneriyorum. Mesela Alaeddin Yavaşça, Bekir Sıtkı Sezgin, Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk ve dini müzik alanından Kani Karaca gibi isimleri yoğunlukla dinlemeleri ve onları taklit etmeye çalışmaları belki alana onları yaklaştıracaktır. Çalgısal müzik alanında ise, Tanburi Cemil Bey, Yorgo Bacanos, Niyazi Sayın, Necdet Yaşar, İhsan Özgen ve Erol Deran gibi üstadları dinlemelerini tavsiye ediyorum."

DİĞER HABERLER