Tamir edilemez gözüyle bakılan tarihi piyanolar Bardakçı’nın hünerli elleri sayesinde yeniden hayat buluyor.
Balat’ta mütevazı bir dükkan, içinde de onlarca piyano… Kimi tamir ediliyor kimi ise atılmaktan kurtarılmış, yeni sahibini bekliyor. Piyanolar mesleğinin sayılı ustalarından Mustafa Bardakçı sayesinde yeniden hayat buluyor.
Yarım asrı aşkın süredir piyano tamiri yapan Mustafa Bardakçı’nın hikayesi memleketi Kastamonu’dan İstanbul’a çalışmak için gelmesiyle başlıyor. Henüz 17 yaşındayken teyzesinin eşinin yanında çırak olarak başlıyor piyano tamirciliğine. Bardakçı, “67’den 74’e kadar ustalık, kalfalık dönemi geçirdim. Asıl 74’ten sonra bu işi yapmaya başladım” diye anlatıyor o günleri.
250 yıllık piyanoyu tamir etti
O günden bu yana Balat’taki dükkanında sayısını dahi hatırlayamadığı kadar çok piyanoyu tamir etti. Tarihi piyanolardan kuyruklu piyanolara kadar pek çok piyano onun usta elleri sayesinde yeniden hayat buldu. Mustafa Usta bir nefeste anılara dalıyor:
“250 yıllık antika piyano tamir ettim. Sökülmeyen, ilkel yapılmış bir piyanoydu. Ben onda değişiklik yaptım. Söküp taktım ve bitirdim. Aynı şekilde Barış Manço’nun piyanosunu yaptım. O piyano şu anda bir koleksiyoncuda. Akabinde o kişiler böyle bir piyanoyu tamir ettiğimi duymuşlar. Başka bir piyano getirdiler. Kötü şartlarda kalmış, iyi bakılmamış, haşat haldeydi. Burada 5-6 aydan fazla kaldı ama yaptık. Biz o piyanoları yapıyoruz ki sanat eseri ölmesin. Yoksa şu anda Uzakdoğu’da piyanolar yapılıyor. Bakıyorsunuz cici bici boyalı, makyajlılar ama tarih yok, duygu yok. Suni bir ses var çünkü.”
Sultan Abdülmecid’in ve Atatürk’ün piyanoları
Türkiye’nin sayılı ustalarından biri olan Bardakçı, öyle piyanolar tamir etmiş ki, resmi makamlardan teşekkür belgeleri bile almış. Dükkanının duvarlarını süsleyen teşekkür belgelerinin her birinin ayrı bir anısı var. Örneğin Sultan Abdülmecid’e ait piyano… Dolmabahçe Sarayı’nda bulunan piyano 1872 yılına tarihleniyor. Hayli yıpranmış haldeki bu piyanoyu, Bardakçı aylar süren çalışmayla orijinaline uygun olarak tamir etmiş. Bir diğerini ise şöyle anlatıyor:
“Atatürk’ün piyanosu var. 1928’de Türkiye’ye getirilmiş. 5 tel, tam kuyruk bir konser piyanosu… Bir de ufak bir piyano daha vardı. Onları da tamir ettik. Konserde kullanılacak duruma geldi. Oradan da bir teşekkür belgesi aldık.”
Meslek hayatı boyunca çok sayıda başarılı sanatçının piyanosu yine onun maharetli ellerinden geçmiş. Melih Kibar, Anjelika Akbar, Fazıl Say ve Ahmet Özhan bunlardan sadece birkaçı…
Türkiye’nin dört bir yanından gelen piyanolar
Mustafa Bardakçı binlerce parçadan oluşan piyanonun her bir parçasına hakim. Bir piyano ne halde gelirse gelsin, baştan aşağı sökmek gerekse bile onu söküyor tamir edebiliyor. Öyle ki Türkiye’nin dört bir yanından piyano tamiri için kapısı çalınıyor:
“Bizim gibi usta kalmadı sanki. Adana’dan bir piyano geldi tamir için bekliyor. Rize’den, Ankara’dan da piyanolar geldi. Bilecik Bozüyük’teki şehir müzesinden bir piyano geldi, yaptım. Ve bir teşekkür belgesi verdiler. Bu işi iyi yaptığımızın ispatıdır. Bir iş bize bir kere değil tekrar tekrar gelir. Bize iş yaptıranlar başkalarına da tavsiye ediyorlar.”
“Seçme şansım olsa yine bu işi yaparım”
Sadece müşterilerinin piyanolarını tamir etmekle yetinmiyor Mustafa Bardakçı. Dükkanında tamir ederek satışa sunduğu aile yadigarı pek çok piyano da bulunuyor.
Klavyesinden cilasına bir piyano ortalama 10-15 günde tamir ediliyor. Tabii bu süre piyanonun durumuna göre değişkenlik gösteriyor.
Mustafa Bardakçı ilerleyen yaşına rağmen hala piyanoların başında keyifle çalışıyor. İşini çocuklarına da öğreten Bardakçı, meslek aşkını ise şöyle ifade ediyor:
“Ben yaptığım işten memnunum, severek yapıyorum. Başa dönüp seçme sansım olsa yine bu işi yaparım.”