"Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir"
Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raif Çakmur, temelde bir hareket bozukluğu olan parkinsonda hareket ve egzersizin çok önemli olduğunu ifade ederek, "Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir. Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedildiği saptanmıştır. Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir." dedi.
Çakmur, yaptığı açıklamada, Türkiye Parkinson Hastalığı Derneği'nin 11 Nisan Dünya Parkinson Günü kapsamında İstanbul'da iki merkezde, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Düzce, Edirne, İzmir, Kayseri, Malatya, Mersin ve Sivas'ta "Daha fazlasını yapma zamanı" sloganı ile hasta ve hasta yakınlarının katıldığı bilgilendirme toplantısı ve egzersiz etkinliği düzenleyeceğini belirtti.
Türkiye'de yaklaşık 150 bin parkinson hastası olduğunu ve artan yaşlı nüfusa bağlı olarak önümüzdeki yıllarda parkinson hastalığında bir patlama yaşanacağını tahmin ettiklerini ifade eden Çakmur, hastaların yaşam kalitesini yükseltmenin sadece ilaç ve cerrahi tedavi gibi yöntemlerle mümkün olamayacağını, hasta ve hasta yakınlarının sürece katkısının çok önemli olduğunu vurguladı.
Hareket, denge, konuşma, beslenme ve dayanışma gibi konularda hasta ve hasta yakınlarının çözümün parçası olmasını istediklerini ve parkinsonun zorluklarının ancak birlikte aşılabileceğini belirten Çakmur, "Parkinson, yavaş ilerleyici, beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir beyin hastalığıdır. Parkinson hastalığı, alzaymırdan sonra en sık görülen nörodejeneratif bir hastalıktır. Parkinsonun en erken belirtileri enterik sinir sistemi, alt beyin sapı ve koku yollarında ortaya çıkar. Koku duyusu kaybı veya azalması, uyku bozuklukları ve kabızlık, sonraki aşamada ise titreme ve hareketlerde yavaşlama gibi motor belirtiler görülür. Hastalık genellikle motor semptomlarla tanı alır. Parkinson, tipik olarak orta ve ileri yaşın hastalığıdır. Ortalama 60 yaş civarında başlayan parkinson, genç yaşlarda da başlayabilir ancak yaşlanma ile görülme sıklığı artmaktadır." diye konuştu.
Çakmur, Türkiye nüfusunun hızla yaşlandığını ifade ederek, artan yaşlı nüfusa bağlı olarak gelecek yıllarda Türkiye'de parkinson hastalığının görülme sıklığının da artmasının tahmin edildiğini söyledi.
Parkinson tedavisinin günümüzde ağırlıklı olarak ağızdan alınan ilaçlarla yapıldığını, uygun özellikleri taşıyan bir grup hastada farklı yöntemlerle uygulanan ilaçlar ve cerrahi tedavilerin de söz konusu olduğunu anlatan Çakmur, şunları kaydetti:
"Hastalığı tamamen iyileştirici, kesin bir tedavisinin henüz bulunmamasına karşın, kullanılan ilaçlar ve cerrahi belirtileri büyük ölçüde düzeltmekte ve birçok hastanın yaşamını aktif ve üretken bir şekilde sürdürmesini sağlayabilmektedir. Böylece parkinson hastalarının çoğu düzenli tedaviyle uzun yıllar mutlu olarak yaşarlar. Temelde bir hareket bozukluğu olan parkinson hastalığında hareket etmek ve egzersiz yapmak tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Hareket ve egzersiz gerekliliği hastanın tanı aldığı zamandan itibaren geçerlidir. Düzenli egzersizler tüm vücudu çalıştıran tempolu yürüme, yüzme, aerobik gibi sporlar genel anlamda baştan beri tercih edilir. Ancak hastalık ilerledikçe ve özellikle denge bozukluğu, yürürken kilitlenme, gövdede öne doğru eğilme, düşmeler gibi ilaca kısmen veya yetersiz cevap veren daha karmaşık hareket problemleri tabloya eklendikçe programlı ve daha profesyonel destek gerektiren egzersizler ilaç kadar önem kazanır. Denge, yürüyüş ve duruşu korumanın en iyi yolu egzersiz ve hareket etmektir. Dansın hastalığa etkisi üzerine yapılan çalışmalarda dans kurslarına katılan hastaların katılmayanlara kıyasla denge ve hareketliliklerinde ilerlemeler kaydedildiği saptanmıştır. Müzik ve dans, denge ve hareket sorunlarının azaltılmasında beyne yardım etmektedir."
Çakmur, parkinsonun başlıca belirtilerini şu şekilde sıraladı:
"Titreme, hareketlerde yavaşlama, bir veya daha fazla uzuvda (kol veya bacak) kasılma, yürürken kolları sallamama, konuşurken mimikler ve jestler gibi hareketlerin kaybı, yavaş, ufak adımlı veya ayak sürüyerek yürüme, vücut duruşunun öne eğik şekil alması, yumuşak ve alçak sesle, monoton konuşma, el yazısında küçülme, okunaksız olması, ağızdan salya sızması, yutkunma güçlüğü, halsizlik, yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, ruhsal çöküntü hali (depresyon), nedensiz sıkıntılar, kabızlık, aşırı terleme, tansiyon düşmesi, ağrı, kas spazmları."